Roberto Ferri / Eros'un Gözyaşları
|
|
|
Bir Bedensel
Şölen
H.
İbrahim Türkdoğan
Cinsel
kimlikler birbirlerine geçiş yaparak
kaybolurlar, standart kadın ve standart erkek gelenek
uçurumuna baş aşağı
bırakılmadan önce kanlı bir deformasyondan
geçirilir. Gövde, çehre,
göğüsler,
gözler, ve cinsel organlar Orta Çağ kilisesinin
işkence izlerini taşır; hazzın
şiddete resmedilişidir –bu. Ne kadar da estetiktir işkence
malzemeleri ve
mazlemelere nesne edilen beden parçaları: Bıçak
darbeleri taşıyan eller, sevişme
ediminde ateşli ince demirlerle delik deşik edilmiş bacaklar ve
memeler, zincire
vurulmuş ayaklar ve tırnaklar, Tanrı’nın öfkesine
bağlı saçlar ve masum duran
penis ve vajinalar. Her biri reçeteyle sunulan biyolojik
sınırların ötesine
çığlıklar yansıtır.
Beyaz tenli, siyah ve kıvırcık uzun saçlı
kadının
dolgun kalçalarına demir parmaklıklar geçiren
şehvetli eril meleklerin kanlı
kanatları işkenceye soyunan kadının bacakları arasına yayılır, sonu
ancak
ölümle bitecek olan bir altben hazzıdır
–bu. Vajina, penisin haz nesnesi
değildir; Heidegger’deki Tek’in Varlık’a
fırlatılışını sembolize eden bir
kâbustur –vajina. Tam olarak: Tek’in
kâbustan cehenneme fırlatılışıdır. Beden
cehennemde yaşar kendini –işte!
Sınırlar
kırılmış ve aşılmıştır –artık,
ötesindeyiz. Genç, olgun, yaşlı
içiçe geçmiştir; on altı yaşı
sembolize eden haz
kaynağı görkemli bir götü ve en az kırk
yaşında bir varlığın ayak parmaklarını tek
eril bedende severiz. “Eros Anteros”un
Bir’leşmesidir –bu. Masumiyetle zulmün
birleştikleri, iki Tanrı’nın çatışarak
seviştikleri, kaynaştıkları bir dünyadayız
– Roberto Ferri’de.
Ve
evet: İki bacak arasından cehenneme fırlatılan Tek,
iki kalça arasına dönüş yapar! Metafizik
orgazmı tatmış görkemli ve ilahi
dolgun beyaz kalçaların arasından dudaklarıma yayılan kendi
sıvımın kusursuz
kokusunu tadıyorum. Ne kadar da Ben –yalın Ben!
Çarmıha
gerilen İsa, farklı bir koku mu
duyumsamaktaydı? Ve ben onu hakettiği yerde izlerken aynı kokuyu
almıyor muyum?
De Sade’ın müstehcen dilinde ayrıntılarla izah
edilen etin hazzını aynı
dehşetle arz etmiyor muyum ve o etin kıvrımlarında aynı tadı almıyor
muyum?
Almıyorsam şayet, bir âhlâk kölesiyimdir!
Ve ben, biricikliğimi özenle tadan
ben, âhlâk sınırlarında hiç gezinmedim.
Caravaggio’da
kusursuz bir güzellikte sunulan Baküs,
Amor, Eros ve öteki tanrısal ve mitolojik figürler,
Ferri’de nihayet işkenceye
alınırlar. Kutsalın kıyımıdır –bu. Ve altbenin Kendini dışa
taşımasıdır –bu.
Budur insan! Gerisi âhlâk köleliğidir,
binlerce yıldır süregelen.
Caravaggio,
sunduğu tüm eserlerinde Kendini
yansıtır: Doğrudan cezbedici “Meyve Sepeti Taşıyan
Genç”, yüksek
erotik mertebede bir güzellik sunan
“müzisyenler” adındaki dört
genç oğlan, “duyarlı
seyircide genital haz uyandıran “Kertenkelenin Isırdığı
Oğlan”, Ganymed tadında
“Ud Çalan” genç ve diğerleri
Caravaggio’nun hazzını, kırılmalarını, kırılganlıklarını,
yaralarını ve çılgın psikolojisini zamanımıza kadar taşır ve
hiçbir lüksü
olmadan, varoluşu kovalarcasına ve Varlık tarafından kovulurcasına
köy köy,
kent kent dolaşarak arayışlarındaki gerçeklik
gölgesini ışınlandıran ve eti
ihtirasla seven bu deli, elbette yalnızca orospulardan ve gaylerden haz
alacaktı.
Barok kıvrımlarıyla insan
psikolojisini esir alan kilise ortamında Tanrı’dan şehvetin
bastırılmasını
dileyen rahibin ve rahibenin kutsal eteğinin altında saklı o cinsel
enerji,
standart erkeğin ve standart kadının cinsel
cöküşüyle eşdeğerdir.
Ne
kadar da masumca gülümser “Vaftizci Yahya”; ve bir o
kadar da metafizik
boyutta sevimli bir erotizmi sembolize ettiğini ifade eder.
“Eros Anteros”ta bu
gülümseme cezbedici bir davete
dönüşür; kanlı bir çiftleşme
çağrısına, bedenin
cinsel talebini şiddetin renkleriyle süsleyecek olan bir
çağrı. Bakışları
şehvetin doruk noktasına işaret eder, esir alır seyirciyi, saldırmamak
kaçınılmazdır; ihtirasın tümünü,
belinden ayak parmaklarına kadar ışınlarla
süslenmiş kıvrımları hazzın
öldürücü pençelerini
talep eder. Kalçalarıysa
masumiyetle suçun ve kutsal ile müstehcenin tek
beden olduğunu itiraf ediyor.
Bu görkemli beden yalnızca haz alır ve haz verir. Tanrı’nın
şeytanda dile geldiği tek bedendir bu.
Şiddetin dalga dalga
kıvrımlarıyla cinsel edimin gerçekleşmesini arz ediyor
ve kısa süre sonra ruhunu sonsuza dek terk edeceğini ve
ölümün tek gerçek
olduğunu müjdeliyor –bu et. Ve eğer genç
rahip beyaz bedenini saran siyah
giysisiyle karşıma çıkarsa, en kısa zaman diliminde cinsel
dürtümün gücüyle
kızıla boyanacaktır.
Ey rahip, Sen Vaftizci Yahya!
Sana senin etinden kızıl kefen giydirerek
yazgını tamamlayacağım!
Ve
güzellik kavramını bütünleyen
bu şehvetli edimimden sonra Ganymed’e yöneleceğim.
Şehvetimin doruk noktası
olarak kafamı sunacağım –O’na. Cinsel iştahla
kafasını kestiğim Madusa’nın
çırpınışlarına şâhittir –Ganymed. Bilir
ve tanır sonsuz ihtirasımı ve ancak
ölümle bitebilen yaşamsal
dürtümü. İşte –tadacaktır:
Kıvrımlarla dile gelen
bedenimin dehşetli bir agoniyle son bulacağını.
|
|