caliban


Michael Clark as Caliban


 

 

  


Kendime Karşı Dilin Katliamı

Bir Düşünsel Özkıyım

H. İbrahim Türkdoğan

 

line1.gif

Shakespeare / Caliban: “Tamam, bana konuşmayı öğrettin; peki kazancım ne? Küfür etmesini biliyorum artık! Kızıl veba çarpsın seni. Bana dilinizi öğrettiğin için!”

line1.gif

Her ipte oynayan,
Daldan dala atlayan cambaz,
Entrikanın kraliçesi.

Duygumun virüsü, düşüncemin polisi.
Ne zaman bir sevgi duygusu belirse içimde,
Adlandırırsın hemen.

Şırfıntı,
Asil geçinen Mob,
Her özneyi, her nesneyi yutan canavar.

Güzellikte tuzak, iyilikte sinsi,
Sözcük canavarı, sözcük fabrikası,
İmgemin katili.

Midemi bulandırıyor harflerin,
Tiksiniyorum müdahaleciliğinden.
Ne zaman bir resim yaratsam kafamda,
Ne zaman bir hâyâle yönelsem,
Hemen iğrenç harflerini sokarsın beynime.

Sevgilimin kalçalarında sinsice gezinen,
Bana müstehcen sözcükler söyleten,
Rüyâmda bile saçma sapan harflerle imgelerime müdahale eden,
Her şeye bir ad koyan.

Herkesin boynuna bir kimlik yaftası asarsın,
Sıraya dizersin her birini,
Numaralandırırsın.
Aşağılık realist!

Burnunu sokmadığın bir yer var mı!
Ve her yerde yetersizsin, çaresizsin, zavallısın.
Ağzında sözcük salyaları,
Dolaşırsın tüm dillerde,
Türkçe, Almanca, Japonca…
Arap çöllerinde pis pis kokarak böğürürsün.
Kusmuk seni!

“Hiç” dediğimde dörtnala koşarsın bir ad bulmak için,
Beynime kurtçuk gibi girer sözcük aratırsın, ad yaratırsın,
Beni çileden çıkarırsın,
Beni çileye sokarsın.
Ama bitiksin “Hiç” dediğimde;
Kıvranırsın,
Karın ağrısından sızlanan çocuk gibi.
Yaygara koparırsın,
Doğum yapan kadın gibi.
İnlersin,
Can çekişen Antik Yunan tragedyası protagonistleri gibi.
Acizsin, beceriksizsin.

Kırbacımı görünce
Yatarsın sayfalara,
Her sözcüğün bir şevhet sergisine dönüşür,
Altbenimin içini, dibini benden daya iyi tanıyansın.
Kıskanıyorum seni,
Ey varoluş tiranım!

Alışıksın rol yapmaya:
Orada orospu, burada pezevenk,
Sağda filozof, solda şair,
Her ağızda tükürükleşmeye,
Her ette bitleşmeye hayransın.

Weininger’in kalbine giren kurşunsun.
Mainländer’in boğazına geçirilen ipsin.
Merhametli gözüken Azrailsin.
İkiyüzlü ve inatçısın.

Mauthner’in gözyaşı,
Stirner’in usçu çırpınışları,
Rimbaud’nun deliriumu,
Lautréamont’nun okyanusta kayboluşu,
Ve şarkılarında sana merhametsizce uygulanan en görkemli tecavüz;
Her biri senin yıkımını süsleyen incilerdir.

Orgazm oluşumda spermlerimle
Sözcükleşerek akarsın sevgilimin kanına.
Her “Ah”a, her “Oh”a bir anlam kazandırırsın,
Sahtekârsın.

Vahşetsin –sen,
Dehşetsin –sen
Zalimsin –sen,
Tecavüzcüsün, tecavüzün kökeni ve başısın –sen.

Felsefenin baş belası,
Şairin can düşmanı,
Bilimin sürtüğü.

Cinsel yaşantıma ad koymak için,
Gece gündüz çırpınırsın,
Onlarca ad yakıştırırsın
Ama avucunu yalarsın;
Kediden korkan fare gibi titrersin
Cinsel ateşim karşısında.
Penisimin simetrik duruşu,
Cinsel şehvetimin de dengeli olması gerektiği
Çağrışımını yaratıyor sende;
Aptal, düz mantıklı, geri zekâlı realist.

Sen:
Penisimin geyşası.
Götümün özel keyfi.

Ne zaman bir âşk duygusu belirse içimde,
Hemen araya girersin ve yalan söylersin,
Yalanla doğruyu birbirine karıştırma sanatısın.

Tacizcim ve tecavüzcümsün –sen,
Beni mağdur eden tek varlık, beni köleleştiren tek iktidar.

Senden nefret ediyorum,
Sakat, özürlü, engelli, debil.
Çirkef figür, reçel gibi yapışkan ve
Veba gibi bulaşıcısın,
Yediden yetmişe herkesin dilindesin,
Başlangıcın belirsiz, sonun belirsiz.
Yaşı belirsiz bir kokuşmuş kokoşsun –sen.

Bir nihilistle baş edemeyeceğini göstereceğim sana:
Sana tecavüz ederek seni öldüreceğim,
Gırtlağına çökerek mezara sokacağım seni,
Mezarının başına bir levha dikeceğim:
Sözsüz, adsız, harfsiz, rakamsız, dilsiz, –boş levha.

line1.gif

yukarı E- Mail Ana Sayfa